“Sanırım iki yıl önceydi. Eczanemde oturmuş gazete okuyordum, birden bire fenalaştım, göğsüm sıkıştı, nefes almakta zorlandım, ter bastı. Hemen yardımcım 112’yi aradı, acil servise götürdüler. Kalp krizi geçirdiğimi düşündüm, aklımdan sadece öleceğim düşüncesi geçti. Korkunçtu. Acilde hemen EKG çektiler, muayene ettiler, kan aldılar. Kalp krizi olmadığını söylediler. Panik atakmış. Aslında panik atak diye birşey duymuştum ama bu kadar kötü bir şey olacağını hiç düşünmemiştim. İlk aylarda hemen hemen haftada 2-3 kez aynı şeyi yaşıyordum. Sonra biraz seyrelmişti ama son 2-3 aydır yine sıklaştı. Artık bu atakların beni öldürmeyeceğini biliyorum ama o kadar kötü hissediyorum ki yine de sürekli “ya yine olursa” diye düşünerek korkuyorum.”
Günümüzde “Panik Atak Hastalığı” olarak da adlandırılan Panik Bozukluğu, durup dururken kendiliğinden ortaya çıkan panik atakların olması ile karakterizedir. Hastalar bu ataklar sırasında yoğun kaygı, endişe yaşarlar, ölüm korkusu, kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu hissederler. Özellikle ilk ataklarda kalp krizi geçirdiklerini düşünen hastalar, bu düşüncenin yarattığı korku ve endişe ile acil servislere başvururlar.
Çok şiddetli kaygı, korkuya eşlik eden bedensel belirlerin yaşandığı panik atağı, panik bozukluğu hastalığının temel bulgusudur. Panik bozukluğundaki panik atağı durup dururken, aniden ortaya çıkar. Buna spontan ataklar denir. Hastalar ölmekten, kontrolünü kaybetmekten ya da çıldırmaktan korkarlar. Bu korkuya, kalp çarpıntısı, nefes almada güçlük, nefesi yetmiyor gibi olma, göğüs ağrısı, terleme, titreme, başdönmesi, sersemlik hissi, mide bulantısı gibi çeşitli bedensel belirtiler eşlik eder. Ataklar birdenbire başlar, şiddetlenir ve 10-30 dk. içinde kendiliğinden geçer.
İlk panik atağında kişiye herhangi bir tanı konmaz. Eğer ataklar tekrarlıyorsa, atak olmadığı zamanlarda da kişi yine olursa kaygısı (beklenti anksiyetesi) yaşıyorsa o zaman Panik Bozukluğu tanısı konur ve tedavi edilmesi gerekir.
Toplumda herhangi 100 kişinin yaklaşık 3-4’ü bu hastalığı ya daha önce geçirmişlerdir ya da halen bu hastalığı yaşamaktadırlar. Genellikle ilk kez 20-35 yaşları arasında başlar. Kadınlarda, erkeklere göre 2-3 kat fazla görülür.
Panik bozukluğunun tedavisinde antidepresan ilaçlar kullanılır. İlaç tedavisinin dışında bilişsel davranışçı tedavi de etkinliği kanıtlanmış bir psikoterapi yöntemidir.