Ülkemizde yaygın olan yanlış bilgiyle, psikiyatrist ve psikolog birbirinin yerine kullanılmakta ve yine yaygın olan yanlış düşünceyle, psikiyatrist ilaçla tedavi eder, psikolog psikoterapi ile konuşarak tedavi eder denmektedir. Oysa bu yaklaşım tamamen hatalıdır, bu hata zaman zaman hastaların maduriyeti ile sonuçlanmaktadır.
Psikiyatrist, tıp fakültesinden mezun olmuş ve ondan sonra 4 yıl psikiyatri ihtisası yapmış hekimlere denir. Psikiyatristler tıp doktorudur ve aldıkları eğitim sayesinde hastalık tanısı koyma ve bu hastalığın gerektirdiği her türlü tedaviyi uygulamaya yetkinliğine sahiptirler. Psikiyatristler, aldıkları eğitim gereği “önce zarar verme” ilkesi ile çalışırlar ve koruyucu ruh sağlığına önem verirler. Hastaları her açıdan ele alıp, öncelikle hastalığa sebep olabilecek psikiyatri dışı tıbbi hastalıkları değerlendirir, gerekirse tetkik yapar, başka bir durum olmadığından emin olduktan sonar psikiyatri tanıyı koyar ve hastaya uygun tedaviyi düzenlerler. Gerekli olan yerde ilaç tedavisini düzenler, uygun olan yerde psikoterapötik yaklaşımları kullanır.
Psikologlar ise fen edebiyat ya da eğitim fakültesinin psikoloji bölümünden mezun psikoloji lisans eğitimi almış kişilerdir. Doktor değildirler, tıp eğitimleri yoktur, dolayısıyla tanı koyma ve tedavi etme yetkinlikleri yoktur. Bu lisans eğitimi üzerine yüksek lisans, doktora şeklinde eğitimlerine devam ederek klinik psikolog olabilirler. Bu durumda uzman psikolog, psikoloji doktoru olurlar ki bu sırada aldıkları eğitim içinde yer alan psikoterapi yöntemini uygulayabilirler. Ülkemizde sayısı oldukça az olan klinik psikologların lisans mezunu psikologlar ya da psikolojik danışmanlar ile bir tutulmaması gerekmektedir.