Saçma, mantıksız olduğu bilinmesine rağmen kafadan uzaklaştırılamayan takıntılı düşüncelere obsesyon denir. Bir yere dokunduğunda “acaba mikrop buluşmış mıdır, hastalık kapmış mıyımdır?”, bıçak gördüğünde “kendime ya da bir yakınıma saplar mıyım?, “çizgiye basarsam bir yakınımın başına bir şey gelir mi?”, “hep aynı sırada giyinmezsem günüm kötü mü geçer?” obsesyonlara verilebilecek bir kaç örnekten biridir. Kişi bunların saçma olduğunun farkındadır. Yani çizgiye basmakla ya da hep aynı sırada giyinmekle kötü bir şey olmasının ilgisi olmadığını bilir ancak yine de bu düşünceleri kafasından uzaklaştıramaz ve büyük sıkıntı yaşar.
Obsesyonun yani takıntılı düşüncelerin yarattığı bu sıkıntıyı azaltmak için yapılan eylemlere de kompulsiyon denir. Takıntılı düşüncesine göre, defalarca elini yıkar, bir yere dokunmamaya çalışır, bıçakları kaldırır, çizgiye basmamaya çalışır, hep aynı sırada giyinir, emin olamazsa tekrar soyunup giyinir… sonuç olarak gününün, hayatının büyük kısmını bunlarla ve bunların yarattığı sıkıntılarla geçirir.
Bulaşma obsesyonu ve temizlik kompulsiyonu, kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu, cinsel ya da dini içerikli obsesyonlar, simetri-düzen obsesyon ve kompulsiyonları, biriktirme, saklama kompulsiyonları gibi çeşitli obsesyon ve kompulsiyonlar olabilir.
Obsesif kompulsif bozukluk günlük yaşamı kısıtlayan, aile, meslek ve sosyal yaşamda önemli işlev kayıplarına yol açan, yaşam kalitesini düşüren bir hastalıktır. İlaç tedavisinde antidepresanlar kullanılmaktadır. Hastanın durumuna göre bu tedaviye ek başka gruptan ilaçlar eklenebilmektedir. İlaç tedavisine ek ya da alternatif olarak bilişsel davranışçı terapi de etkinliği kanıtlanmış bir psikoterapi yöntemidir.