Cinsel isteksizlik, kişinin yaşı ve yaşam koşulları dikkate alınarak, sürekli olarak ya da tekrarlayıcı bir biçimde cinsel fantezi ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmamasıdır. Cinsel isteğinin olmamasının yanı sıra cinsel hayaller kurmak, cinselliği hatırlatan konularla ilgilenmek ya da cinselliği başlatmak gibi bir istek de ya hiç yoktur ya da çok seyrek olarak oluşur…
Cinsel isteksizliği olan kadınlarda, sevişme ya da masturbasyon sırasında cinsel bölgede ıslanma, klitorisin belirginleşerek şişmesi, meme uçlarının dikleşmesi gibi cinsel uyarılma belirtileri de azalmıştır ya da yoktur. Bütün bunların sonucunda orgazm da çoğunlukla yaşanmaz. Cinsel isteksizliği olan kadınlar genelde cinsel ilişkiyi kendileri başlatmazlar, ancak “kadınlık görevi” olarak algıladıkları cinselliği eşlerini mutlu etmek, evliliğin devamıyla ilgili sorun yaşamamak gibi gerekçelerle haz almasalar da yaşarlar.
Aynı şekilde cinsel isteksizliği olan erkeklerde de sertleşme ve boşalma bozuklukları görülebilir. İsteksizliği olan erkek sevişme sırasında konsantrasyonunu daha sık ve çabuk yitireceğinden sertleşme kaybı yaşayabilir ya da boşalamayabilir.
Cinsel istek düzeyinin normal olup olmadığını belirleyen sabit bir değer ya da sayı yoktur. Önemli olan çiftin cinselliği isteme sıklığının uyumudur. Örneğin, eşlerin ikisinin de her gün veya ayda bir cinsel isteği varsa aralarında uyumlu bir cinsellik yaşayabilirler. Ama eşlerden biri her gün diğeri ayda bir cinsel istek duyarsa, cinsel sorunlar kaçınılmaz olur. Kısaca önemli olan eşlerin cinsel istek sıklığının birbirine yakın olabilmesidir.
Cinsel terapiye alınan çiftlerin tedavisinde çiftin cinsel iletişimlerinin arttırılması, cinsel isteklerini daha rahat ifade edebilmelerinin sağlanması cinsel yaşamlarındaki kısıtlılıkların kaldırılması amaçlanır. Bu noktada tedavide en önemli unsur cinsel isteği engelleyen unsurların bulunup ortadan kaldırılması ile kişinin gizli kalmış arzu ve fantezilerinin uyandırılmasıdır. Cinsel istek bozukluğu tedavisinde cinsel terapiye yanıt oranı diğer cinsel sorunlara göre daha düşüktür.